Kayıtlar

Kasım, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Edep Öğretmenleri

  Edep Öğretmenleri Hoş görmediğiniz hataları yapmış olan en az üç kişinin listesini yapın. Onların hatalarından nasıl ders alabilirsiniz? Bunda şaşırtıcı olan bazen en büyük olumsuz örneklerin bazı alanlarda olumlu örnekler olabilmesidir. Tabii, göreviniz taklit etmeniz gerekenle, kaçınmanız gerekeni iyi ayırt edebilmektir. (Leonardo da Vinci Gibi Düşünmek) Birçok kez belirttiğim gibi benim edep öğretmenlerim iki gruptur; biri edep timsali olan kişiler, diğeri edep yoksunu kişilerdir. Şöyle güzel bir söz vardır: “Edebi kimlerden öğrendin? Cevap; edepsizlerden veya edep timsali kişilerden.” Toplumda ağırlığı ve saygınlığı olan veya belli bir makamı işgal eden kişilerin mütevazi davranışları halk nezdinde büyük bir itibar görür ve örneklik teşkil eder. Sözünü ettiğimiz davranışlarıyla etkilendiğim ve örnek aldığım bir kişiden bahsetmek istiyorum. 1997' de Sivas'ın Altınyayla ilçesine müdür olarak atandım. Göreve başladıktan sonra defterdar beyi ziyaret etmek için randevu...

Yönetimde Adalet

  “Cennetlikler üç gruptur. Bunlar: Âdil ve başarılı devlet başkanı, yakınlarına ve Müslümanlara karşı merhametli ve yufka yürekli olan kişi, ailesi kalabalık olduğu halde haram kazançtan sakınıp kimseden bir şey istemeyen adamdır.” Hadis Resulullah (sav) yöneticiliğe çok önem verirdi. Çünkü bilirdi ki bir yörenin ihyası adil yönetim, dolayısıyla da adil yönetici ile sağlanabilirdi. Bu bağlamda, idarecilik görevi isteyen Ebu Zer’e: “Ey Ebu Zer! Görüyorum ki sen zayıfsın. O (yönetim sorumluluğu) ise, bir emanettir. O, onu hakkıyla alan ve o hususta üzerinde olanı yerine getiren kimse dışında, kıyamet günü utanç ve pişmanlıktır.» Gazali idarecilere altın değerinde tavsiyeler bildirmiştir. Şöyle ki: “İnsanlarla muamelelerinizde daima kendinizi bir vatandaş, diğerinin de sultan (yönetici vs.) olduğunu düşünerek hareket etmelisiniz.” Aslında bu tavsiye sadece yöneticilere değil, özelde kamu çalışanlarına genel olarak da tüm insanlara yöneliktir. Başta yöneticiler  olmak üze...

Ekmek ve su

"Hep sahip olamadıklarımızın farkında oluruz, sahip olduklarımızı gözümüz görmez." Schopenhauer Çocukluğumda kardeşlerimle hem okuyup hem de çalışırdık. Okuldan çıkınca karnımız aç bir şekilde ustaya gider, mevsimine göre 3-5 saat ustanın yanında kaldıktan sonra yarım saat mesafedeki eve yollanırdık. Bazı günler eve yollanırken usta bize para verip yolumuzun üstündeki evine ekmek alıp bırakmamızı söylerdi. Paramız olduğu günlerde kardeşimle beraber çeyrek ekmek satın alıp eve ulaşıncaya kadar gıdım gıdım yerdik. Paramız olmadığında ise -ki çoğu zaman olmazdı- ustanın evine aldığımız ekmeğin kenarlarından taşan fazlalıkları belli olmayacak şekilde koparıp ağzımızda uzun süre çiğnerdik. Bu yaşıma geldim (61) o ekmek kırıntılarının tadını hâlâ unutamadım. Ünlü filozof ve devlet adamı Benjamin Franklin’in biyografi kitabında ibretlik bir olay anlatılır: “ Bir okuyucu, genç yayıncıdan bir yazısını Gazetesinde yayımlamasını istedi. Ancak Franklin yazının "küfür ve hakare...

Hatalıyım!

Bir çoğumuz hata veya yanlış yaptığımızı kabul etmeyiz. Hata bariz ise bu sefer hataya sebep olan dış faktörler ararız. Halbuki hatayı kabul etmek erdemli bir insanın özelliğidir. Aşağıda “Dost Kazanma ve insanları Etkileme Sanatı” kitabından bir alıntıya yer verdim. Yazar hatayı kabul etmenin sonuçları üzerinde  yaşanan  çok çarpıcı örneklere yer vermiş. Bunlardan birisine aşağıda yer vereceğim.  “New York'un merkezinde oturuyorum. Evimin biraz ilerisinde geniş bir ağaçlık var. Burada ilkbaharda çiçekler açar, sincaplar koşuşarak yuvalarında yavrularını büyütürler. Ara sıra köpeğimi de yanıma alarak bu ağaçlıkta dolaşırım. Dolaşırken insan sayısı az ise köpeğimi serbest bırakır ve tasmasız dolaşmasına izin veririm. Bir gün ağaçlıkta atlı bir polise rastladım. Polis bana: - Köpeğinizi tasmasız, ağızlıksız dolaştırmaktaki amacınız nedir? Kurallara uymadığınızı biliyor musunuz? dedi. - Evet biliyorum, dedim, ama bu yüzden kimseye zarar gelmeyeceğini zannettim. - Zarar gelme...