Kayıtlar

Aralık, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ya Zâkir!..

  Ya Zâkir!.. Kenan Rifai’nin “Sohbetler” adlı eserinde şöyle bir hikaye anlatılır:   “Kırk sene dervişlik etmiş bir kimseye bir sorunuz varsa buyurun sorun! demiştim. O da tesbihi çekerken nasıl tutulması gerektiğini, düz tutulursa Sıratın kolay geçileceğini ve daha buna benzer çeşit çeşit sorular sordu. Ona, tesbihle Sıratın ne alâkası var? İster yukarı tut, ister aşağı... Hiçbirinin faydası da yok zararı da. Sen kendine bak, kendini doğru tut. Bu kâfidir. Sırat, tesbihin suretiyle değil, manasıyla alâkalıdır. Tesbih demek, Allah'ı tenzih etmek, birlemek demektir; bunu yapabiliyor musun?” Kur’an-ı Kerim’de çeşitli ayetlerde Allah’ı tesbih övülmüş ve tavsiye edilmiştir. Örnek olarak A'raf 205 ayetine bakalım: “ Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, alçak sesle sabah akşam rabbini zikret, gafillerden olma!”   Bu ayetleri şöyle yorumlamayı tercih etmişiz: Eline tesbih alıp Allah’ı zikret. Zikret de nasıl zikret? Bu konuda Gazali, İhya adlı eserinde; zik...

Ahlakın övdüğü nitelikler; Erdem

Erdem, ahlaki olarak doğru olan şeyi yapıp yanlış olanı yapmamaktır. Buna göre erdem; ahlakın övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklere verilen addır.   Kısaca erdem, hangi davranışların insanca ya da kabul edilebilir olduğunu belirten bir kavramdır. Hep “erdem” der dururuz. Bir insanı övmek istersek “erdemli” diye tanımlarız. Erdemin iyi bir şey olduğunu biliriz de erdemin ne olduğunu pek bilmeyiz. En azından ben bilmiyordum. Aslında erdemin iyi ve ahlaki davranışlarla ilgili olduğu düşünülürse az çok erdemin ne olduğu tahmin edilebilir. Erdemli olmanın vasıfları mümin olma vasıfları ile paraleldir. Dolayısıyla bir kişiye mümin diyebiliyorsak aynı zamanda erdemli de diyebiliriz. Şimdi erdemin tanımından yola çıkarak erdemli olmanın unsurlarını açıklamaya çalışalım: Doğruluk: Erdemli insan yalan konuşamaz, yalanı bilmez. Yalan, sanıldığının aksine büyük yalanlarla öğrenil...

Kime iyi derim ben!..

  Kime iyi derim ben!.. “Bir tek kişi iyilik ve güzellikle meşgul olsa dahi evler, şehirler, memleketler ve milletler büyük bir mutlulukla, sevinçle dolarlar. Böyle kimseler yalnız kendi kendilerini kurtarmakla kalmazlar; rast geldikleri insanları da hür ve özgür bir ruh ile doldururlar.” . Philon Yıllar önce İstanbul'da kahvecilik yapan biri varmış. Bir gün, yeniçerilerden kabadayılığa meraklı olan biri bu kahvehaneye gelmiş, kılık kıyafetinden Rum olduğunu anladığı kişiye bakarak, "Herkese benden kahve, bu Rum'a verme!" demiş. Kahveci herkese kahvesini vermiş, en son da iki fincan kahveyi almış gitmiş, Rum'un yanına oturmuş. Yeniçeri şiddetlenecek olduysa da kahveci, "Bu kahveler senden değil, benden" diyerek onu yatıştırmış. Aradan biraz zaman geçmiş, Sisam Adası'nda Rumlar isyan çıkarmış. Bu kahveci de isyanı bastırmaya giden askerler arasındaymış. Çatışma sonunda esir düşmüş. O zaman adet olduğu üzere köle pazarında satılığa çıkarılmış. Der...

İncitme!...

  Olgun ve erdemli kişi davranış ve sözlerine öylesine dikkat etmeli ki, karşısındaki insan onun hakkında kötü düşünme mevkiinde kalmamalı. (Prof. Dr. Mehmet Demirci) Kamil insan, üstün insan, erdemli insan, olgun insan…Bu sözleri çok duyarız. Bu tip karaktere sahip kişileri, Allah ömür verirse ayrı ayrı makalelerde analiz etmeyi murad ediyorum ki kamil, üstün ve erdemli insan nasıl olunur öğreneyim. Aslında biraz düşününce zihnimde bir profil şekilleniyor. Ama detaylandırmak lazım ki bu profile uymayan davranışlarımın farkına varıp onları törpüleyeyim. Bu kavramları birleştirdiğimiz zaman mükemmele yakın bir insan profili oluşur. Bu insan profilini şöyle düşünüyorum: Yumurtalardan oluşan bir yolda yürüdüğümüzü varsayalım. Tek bir yumurtayı dahi kırmamak için ne kadar dikkatli yürürüz, öyle değil mi? Öyleyse yaşantımızı öyle bir sürdürelim ki ne olursa olsun tek bir gönül kırmayalım. Bu yaşam stili yumurta dolu yolda yürümek kadar zor ama imkânsız değil. Emek vermek lazım. Emek...

Mutluluk

Eğer kişi hayattan zevk almak istiyorsa, bazı şeyleri yalnızca kendisi için değil, başkaları için de nasıl daha iyi hale getireceğini düşünüp planlamalıdır, çünkü bir insanın mutluluğu, diğerlerinin mutluluğuna bağlıdır." (Dale Carnegie: Üzüntüyü Bırak Yaşamaya Bak) Hepimiz mutlu olmak isteriz. Ancak gerçek mutluluğa ulaştıran faktörleri yanlış değerlendiriyoruz. Bizler mutluluğu bildiğimizi zannediyoruz. Ancak ne hikmetse mutluluk bir türlü gelmiyor. Gelince de misafir gibi gelip gidiyor. Onu elde tutamıyoruz. Yıllar önce imkânları kısıtlı olan bir yerden daha iyi bir yere tayinimiz çıktı. Evi yeni görev yerine taşıdık. Tatlı bir telâşımız vardı. Yeni yerimiz eski yer ile kıyaslanamayacak kadar güzeldi. Tabiri caizse sanki yeni bir dünyaya gelmiştik. Eşyaları yerleştirme işini bitirip güzel bahçemizde kahve keyfi yapalım dedik. Kahve içerken tatlı bir sohbet başladı. Yeni yerimizde daha göreve başlamadan, burada 4-5 yıl sürecek görevden sonra nereye gidebileceğimiz üzerinde konuş...