Kayıtlar

Ocak, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İman iddiasında bulunanlar!

Geçen gün bir markete gittim. Kasada beş kişilik bir kuyruk vardı. Bende o kuyruktaydım.  Bu tür marketlerde kuyruk uzayınca ikinci kasa açılır. Bu kez de öyle oldu. Kasa açılır açılmaz çarşafa benzer giysi ile kırk yaşlarında ve kuyruğun sonunda bulunan bir kadın 17-18 yaşlarında kapalı kızıyla uyanıklık yapıp hemen açılan ikinci kasaya geçti. Ben kuyrukta beklerken işini bitirip gitti. Dikkatle yüzüne baktım. Hatalı ve suçlu insanın telaşı vardı. Yani davranışının hatalı olduğunun farkındaydı. Bir an önce marketten çıkmak istiyordu. Şöyle bir şey akla gelebilir; acelesi olmuş olamaz mıydı? Bana göre böyle bir durum gözükmüyordu. Öyle olsa oradakilere rica eder sıradakiler de ricasını severek kabul ederdi.  Yıl 2015, umreye gittim. Umre benim için özel bir anlam taşıyordu. Aşina olduğum İslam tarihinin yaşandığı yerleri görecektim; gördüm de. Okuduğum tarih ile mekânları uyuşturunca harika duygular ortaya çıktı. Kâbe' nin önünde oturuyor veya üst katlarda Kâbe' ye karşı oturu...

Dinimizi yırtarak dünyamızı yamıyoruz!

“Can kaygısına düşmeden mal kaygısından vazgeçemez.” (Beydaba) İbrahim b. Ethem’e ‘Nasılsın?’ diye sorulduğunda şöyle cevap vermiş: ‘Dinimizi yırtarak dünyamızı yamıyoruz. Ne din kalıyor ne de yamadığımız dünya’. Ortadoğu kültüründe en çok önem verilen ve en çok kullanılan şeylerden birisi de dindir. Tarihi incelediğimizde bu açıkça görülüyor. Bu yaşıma geldim, bu gerçek değişmedi.  Osmanlıyı ziyaret eden bir yabancı seyyah şöyle demektedir: “Türkler gayet mükemmel namaz kılan bir kavimdir. Fakat onların ibadetlerinde kelimenin yüce manasıyla çok din aranmamalıdır… Türklerde namaz günlük vazifelerdendir. Kendiliğinden  anlaşılır ki, bu vazife elbise giymek, işini yapmak, yemek yeme ve uyuma vazifeleri gibi yerine getirilir.  … Çünkü namaz ile vicdanın hiçbir alakası yoktur ve hiç kimse bunda hayret edilecek bir şey görmez, hiç kimse bundan arlanmaz, herkes kılınması gereken zamanlarda namazını kılar ve bununla her şey olmuş bitmiş olur...” Bu tespit maalesef anlamını yiti...

Sarı inek!

Rahmetli annem hayırsız bir kimseyi görünce “Sarı inek gibi” derdi. Bir gün sarı ineğin ne anlama geldiğini sordum. Kendine özgü tavırları ile anlatmaya başladı: “Köylünün biri inek almak için hayvan pazarına gitmiş. Pazardaki inekler ya genç ya zayıf, ya da hasta imiş. Ancak ineklerin fiyatlarında da bariz bir farklılık yokmuş. Bir köşede ise göz alıcı sarı bir inek varmış. Satıcı, ona diğer ineklerden daha az bir fiyat koymuş. Köylü, satıcıya sarı ineğin fiyatının diğerlerine nazaran neden daha ucuz olduğunu sorunca satıcı cevaben sarı ineğin diğer ineklerden on litre daha fazla süt verdiğini ancak sağım bittikten sonra kovaya bir tekme atarak sütü döktüğünü söylemiş. Köylü, “Bundan başka kusuru var mı?” diye sorunca “Yok” cevabını vermiş satıcı. Köylü bir diğer ineklere bakmış, bir de sarı ineğe… Sarı inek hem diğer ineklerden daha ucuz hem de günlük on litre daha fazla süt veriyor diye düşünmüş, “Sarı inekle baş edebilir miyim?”, diye içinden geçirmiş, sonra da kovayı dökmemesi...