Kayıtlar

Mayıs, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kanaat

  “Ben kendi sirkemi yedikçe, helvacının cevrini çekmem. Hey nefs! Aza kanaat et ki, sultan ile fakiri bir göresin.” (Sadi) Kanaat, sözlükte elinde bulunandan hoşnut olma ve fazlasını istememe anlamına gelmektedir. Kanaat insanı vezir; kanaatsizlik -doyumsuzluk, tamahkârlık- ise rezil eder. Kanaati herkes över ancak çoğu kimse kanaatkâr olmak için çabayı ihmal eder. Sevgili Peygamberimiz (sav) “ İnsanoğlu iki vadi dolusu altına sahip olsa buna bir üçüncüsünü daha eklemek ister ” hadisi doyumsuzluğun yapısal olduğunu gösterir. Yani kanaatsizlik eğilimi doğuştandır ancak tüm kötü hasletler gibi terbiye edilebilir; tabii istenirse. Gazali, hırs ve tamahkârlıktan kurtulup kanaat erdemini kazanabilmek için insanın akli ve ahlâkî bazı değişimlerden geçmesi gerektiğini söyler. Gazali bunları “İhya” adlı eserinde şu şekilde sıralar: Harcamaları olabildiğince kısarak zorunlu ihtiyaçları karşılamak ile yetinmek, Allah’ın her canlının rızkına kefil olduğu yönündeki vaa...

Siz ağlayamazsınız!..

  İran hükümdarlarından birinin odasına astırdığı levhada şunlar yazıyormuş: “Tanrı değilsin ki kuvvet ve kudretine bir son olmasın. Sonunda sen de öleceksin. Bütün mahlûkata şefkatle muamele et ki Allah da sana merhamet etsin.” (Bir Nükte Bir Işık) Merhamet bir insanı insan yapan değerlerin başındadır. İnsanı bilgisi ve görgüsünden evvel merhamet duygusu ile tartmak lazım. Uzun yıllar önce çalıştığım bir ilçede trafik kazası olmuş; başka bir yerden tarlalarda çalışmaya gelen birçok işçi ölmüştü. Kaymakam ve bir muhtar olay yerine gitmişti. Değerli bir insan olan kaymakam bey ile daha sonra görüştüğümde, muhtardan konu açılınca şöyle demişti: Muhtar çok merhametli bir insan. Cenazeleri görünce ağlamaya başladı. Demek ki merhametin bir cüzü de ağlamaktır. Merhum Necip Fazıl Kısakürek’ in Reis Bey adlı eserinde şöyle bir sahne yer alır: İdam sehpasına çıkmaya hazırlanan mahkûm, kendisi hakkında idam kararını vermiş bulunan ve infazı izlemeye gelen mahkeme başkanına hitaben şöyle ...

Kur'an okumuyorlar mı?

    Bağdat camilerinden birini gezen Alman turistlerden yaşlı bir doktor, Kuran okuyan hafızın yanına diz çökmüş. Dinlemiş, dinlemiş sonra tercüman vasıtasıyla sormuş: Okuduğunuz kısmın manâsını açıklar mısınız? Hafız bilgili bir adammış “Allah'tan başkasından korkmayıp, Allahtan başkasına eğilmeyiniz,” mânâsına gelen ayeti söylemiş. (Ahzâb Suresi 39. Ayet) Alman: İyi ama demiş ben bâzı Müslüman krallarının sarayında uzun müddet misafir kaldım. Müslümanlar ona firavunun teb'ası gibi secde ediyorlar, bunlar Kur'an okumuyorlar mı? Hafız: Hz. Peygambere küfür etmek yalnız söz ile olmaz; onun yaptıklarının aykırısını yapan da küfür etmiş sayılır. Siz yollarını şaşırmış İslam cemiyetlerine değil, Kur'an-ı Kerimin kendisine bakınız, demiş. Yıllar önce Muhammed Esed'in ‘ Mekke’ye giden yol ’ adlı kitabını okumuştum. Bir nevi biyografi kitabıydı. Kitabın yazarı " Leopold" Yahudi bir ailenin çocuğu olarak doğmuş ve yaptığı araştırmalar sonucu İslam’ı seç...