Kayıtlar

Mayıs, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hediyeleşmek

Hediyeleşmek Hz. Peygamber, hediyeleşmenin insanlar arasındaki sevgi ve dostluğu geliştirdiğini; kıskançlık, bencillik, cimrilik gibi kötü duyguları giderdiğini; aynı zamanda rızkın genişlemesine de vesile olduğunu belirterek hediyeleşmeyi teşvik etmiş, verilen hediyelerin (haklı bir sebep yoksa) geri çevrilmemesini istemiştir. (Ali Bardakoğlu) Hediyeleşmek; kültür ve inancımızın bir parçasıdır. İnancımıza göre hediyeleşmek sünnettir. Ancak “Hediye kişinin gücüne göre olmalı” sözünü unutup bazen bu işi abartıyoruz. Engin GEÇTAN, “İnsan Olmak” adlı eserinde şöyle söylüyor: “Bir insanın diğerine gücünün çok ötesinde bir şeyler vermesi olumsuz duygular yaratabildiği gibi, bir diğer insandan karşılığını veremeyeceği bazı şeyler alması da onu tedirgin edebilir. Bu duygular, alınan şeyin kimden geldiğine, verilen şeyin kime verildiğine, verilen ya da alınan şeyin ne ya da nasıl bir davranış olduğuna göre değişebilir.” Yazar güzel bir tespit ile hediyenin kişinin ekonomik gücü ile orantılı o...

Vallahi değmez, billahi değmez...

Vallahi bu kısa dünya için ezmeye, kendinizi ezdirmeye değmez. Vallahi bu dünya ne bana ne de size kalacak. Vallahi gideceğiz. Billahi gideceğiz. Bu kadar entrikaya gerek var mı? Günü insanlığa faydalı olmak için gayret etmekle kapatın. Sonumuz iki karış bir toprak. Rahmetli babam “ölmüyoruz” diyen arkadaşına “öleceğiz iki gözümüz de çıkacak,” derdi.

Babam seni aldatmasın!

Babam seni aldatmasın  İnsanoğlu nedense küçük hesaplar yapar. Yaptığı küçük hesapların sonunda amacına ulaşırsa mutlu olur. Halbuki ömrünün sonunda yaptığı küçük hesapların ona getirilerini hesapladığı anda karşılaşacağı manzara çok şaşırtıcı olur. Çünkü yaptığı ucuz hesapların sonucunun çok ta anlamlı olmadığını görür. Ancak bu hesaplamanın ona bir faydası olmaz. Çünkü iş işten geçmiştir. *** Temel yargılanmış. Suçunun ağırlığı nedeniyle idam cezasına çarptırılmış. Hakim son sözlerini söylemesini istemiş. Temel, "Buda bana ders olsun!" demiş. *** Dolayısıyla son pişmanlığa yakalanmamak için şimdiden tedbirli davranıp ucuz hesapların peşinde koşmamak lazım.  Eski zamanların birinde bir köylü kendi köylerinde buğday olmadığı için karşı köye buğday almaya gitmiş. O zamanlar buğday çok önemli. Buğdayınızı alıyorsunuz eve getirip türlü bulgur çeşitlerine, una çeviriyorsunuz. Köylü sabah erken kalkıp binekleri ile (kendinin ve komşudan aldığı eşekler) beraber buğday almak için ka...

Cehaletin ilâcı sormaktır

  Cehaletin ilâcı sormaktır  18 Ağustos 2020  Gençlerde dağın arkasını görmeden fikir yürütme;  diğer bir ifadeyle, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak yaygındır.  Bu durum esasen insanın fıtratında vardır. Ancak kimi insanlar kendilerini geliştirip eğitirken, kendini eğitememiş eğitimli (!) kişiler fıtrî davranışları sürdürmeye devam ederler; devam etmekle kalmayıp, bu durumdan da memnundurlar. Adeta George Orwell’ in “Cehalet Mutluluktur” sözünü doğrular bir “mutluluk” içerisindedirler. Bu tür insanlarla tartışmak, sadece zaman kaybı olmakla kalmayıp aynı zamanda da sinir bozucudur. İmam-ı Şafiî ye atfedilen: “Kırk âlimi bir delille yendim, bir cahili kırk delille yenemedim.” sözü bu durumu çok güzel ifade etmektedir. Bu durumlara düşmemek için, bizzat tecrübe etmediğimiz bir konuda kesin iddia sahibi olmanın doğru olmadığını idrak etmek gerekir. Çünkü geçmişte sarf ettiğimiz ve sonrasında pişman olduğumuz sözleri silecek bir silgi henüz icat edilmemiştir....

Her Gün Ölmektense

  Her gün ölmektense   Ölüm korkusu çeken yetişkinler, egzotik bir hastalığa yakalanmış yabancı kuşlar değil, aileleri ve kültürleri onları ölümün dondurucu soğuğundan koruyacak uygun giysileri dikmeyi başaramamış kadınlar ve erkeklerdir. (Schopenhauer)   Yaşamı tehdit eden bir durumla karşılaşan canlıların gösterdiği tepkiye ölüm korkusu; yaşamı tehdit eden bir durum olmaksızın öleceğini bilmenin yarattığı endişe ölüm kaygısı olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla ölüm korkusu diye tarif ettiğimiz duygu yoğunlukla ölüm kaygısıdır. Ancak halk dilinde ikisine de ölüm korkusu denildiği için biz de yazımızda iki duyguya da ölüm korkusu diyeceğiz.   İnsanoğlu tıpkı diğer canlılar gibi doğar, yaşar ve ölür. Dolayısıyla ölümden kaçmak mümkün değil. Bu bir olgu. Fakat diğer taraftan sürekli ölüm kaygısı içerisinde yaşayarak adetâ her gün ölmek de ruh sağlığını bozar.   İnsanların ölüm korkusunu bir sınıflandırmaya tâbi tutacak olursak, bu yöndeki kaygıların...

Utanmasan Dilediğini Yap!

  Utanmasan dilediğini yap! 26.04.2021 "Utanmasan ya da yaptığında utanmayacaksan dilediğini yap" (Buharî, Edeb, 78)  Resulullah'ın (sav) bu sözü insana özgü duygulardan utanmanın insanı kötülük yapmaktan engellemede ne kadar değerli bir duygu olduğunu belirtmektedir. Utanma duygusuna “Haya” da denilmektedir. Haya kelimesi, dini anlamda Allah korkusu, günahtan kaçınma ve edep anlamlarına da gelmektedir.  İslâm bilginlerinden Mâverdî, hayâyı,  Allah’a, insanlara, kişinin kendine karşı hayâsı olmak üzere üç kısımda ele almaktadır.  Allah’a karşı hayâ, O’nun emir ve yasaklarına uymak,  İnsanlara karşı hayâ, onlara eziyet etmemek ve yanlarında çirkin işler yapmaktan ve çirkin sözler söylemekten kaçınmak,  Kişinin kendine karşı hayâsı ise, edepli olması demektir.  Yunus Emre ne güzel demiş: “ Gezdim Halep ile Şam’ı, Eyledim ilmi talep. Meğer ilim bir hiç imiş, illa edeb illa edeb.” Utanma, insanları hayvanlardan ayıran önemli bir özelliktir. Utanılacak...

Katil Sözler...

  Katil Sözler “Düşünülmeden, tartılıp biçilmeden ve sonunun nereye varacağı kestirilmeden dille söylenen incitici, kötü veya gereksiz söz, kabzası ortada bulunan iki uçlu hançere benzer. Bu hançerin bir ucu muhataba zarar verirken öbür ucu da çok defa dilin veya sözün sahibine zarar verir.” (Dil Kafanin Belasıdır; Hasan Çiftçi) Bir baba oğluna: "Kalbini kırdığın her insan için şu tahtaya bir çivi çak" demiş. Oğul denileni yapmış. Bir süre sonra bakmış ki tahta çivilerle dolmuş taşmış. Sonra babası: "Şimdi kırdığın insanların gönlünü al, her aldığın gönül için bir çiviyi sök ve tahtayı getir demiş.” Çocuk yine denileni yapmış ve tahtayı alıp babasına gitmiş. Çivileri sökmesine sökmüş ancak maalesef tahta da delik deşik olmuş. Bunun üzerine baba evladına şöyle demiş: "İnsan kalbi bu tahta gibidir oğlum, kırdığın kalbi düzeltebilirsin fakat izini silemezsin.” İnsanı diğer canlılardan ayıran hususlardan biri de konuşabilme yetisidir. Konuşmak, insana verilen bir nimett...

Öfke...

  Öfke... Hintli bir bilge öğrencileri ile Ganj nehri kenarında gezinirken, birbirlerine öfkeyle bağıran karı kocayı görünce, öğrencilerine dönüp sormuş: – İnsanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar? Öğrencilerden biri cevap vermiş: – Çünkü sükûnetimizi kaybederiz. Bilge yine sormuş: – Ama öfkelendiğimiz insan yanı başımızdayken neden bağırırız? O kişiye söylemek istediklerimizi daha alçak bir ses tonu ile de aktarabilecek iken niye bağırırız? Öğrencilerden ses çıkmayınca anlatmaya başlamış: – İki insan birbirine öfkelendiği zaman, kalpleri birbirinden uzaklaşır. Bu uzak mesafeden birbirlerinin kalplerine seslerini duyurabilmek için bağırmak zorunda kalırlar. Ne kadar çok öfkelenirlerse, arada açılan mesafeyi kapatabilmek için o kadar çok bağırmaları gerekir. Öğrencilerini düşünceye sevkeden bilge tekrar sormuş: – Peki, iki insan birbirini sevdiğinde ne olur? Öğrencilerinin sessiz kaldığını gören bilge kendi sorusunu kendisi yanıtlamış: – İki insan birbirini sevdiğinde, birbir...