Utanmasan Dilediğini Yap!
Utanmasan dilediğini yap! 26.04.2021
"Utanmasan ya da yaptığında utanmayacaksan dilediğini yap" (Buharî, Edeb, 78)
Resulullah'ın (sav) bu sözü insana özgü duygulardan utanmanın insanı kötülük yapmaktan engellemede ne kadar değerli bir duygu olduğunu belirtmektedir. Utanma duygusuna “Haya” da denilmektedir. Haya kelimesi, dini anlamda Allah korkusu, günahtan kaçınma ve edep anlamlarına da gelmektedir.
İslâm bilginlerinden Mâverdî, hayâyı, Allah’a, insanlara, kişinin kendine karşı hayâsı olmak üzere üç kısımda ele almaktadır.
Allah’a karşı hayâ, O’nun emir ve yasaklarına uymak,
İnsanlara karşı hayâ, onlara eziyet etmemek ve yanlarında çirkin işler yapmaktan ve çirkin sözler söylemekten kaçınmak,
Kişinin kendine karşı hayâsı ise, edepli olması demektir.
Yunus Emre ne güzel demiş: “Gezdim Halep ile Şam’ı, Eyledim ilmi talep. Meğer ilim bir hiç imiş, illa edeb illa edeb.”
Utanma, insanları hayvanlardan ayıran önemli bir özelliktir. Utanılacak şeyler kültürden kültüre değişmekle beraber utanılacak temel davranışlar genelde her yerde benzerdir. Ar damarının çatlaması diye tabir edilen ve eskiden ayıpladığımız şeyleri artık ayıp bulmayıp yapmaktan çekinmediğimiz zaman bu duygunun yok olduğu anlamına geliyor. Utanma duygusu yok olduğunda maalesef bunu geri getirmek oldukça zor.
Ingmar Bergman'a sormuşlar; gidişat kötü, dünya nasıl kurtulacak? “utanç,” demiş Bergman. "Dünyayı bir tek utanç kurtarabilir."
Utanma çocukluktan itibaren verilmelidir ki yaşam biçimi olabilsin. Çocuklarımıza öyle bir meleke-alışkanlık kazandırılmalıyız ki utanılacak kişinin statüsü olmasın. Utanılacak kişi çocuk da olabilir bebek de; toplumun önderleri de olabilir sıradan bir insan da. Utancı bu şekilde çocuklarımızın zihninize yerleştirebilirsek; Bergman dediği gibi Dünya da ki kötüye gidiş durdurulabilir.
Diğer taraftan toplumda utanma duygusu -öğretildiği gibi- karşısındaki kişinin statüsüne göre değişir. Genel olarak statüsü daha düşük insanlardan utanç duymak önemsenmez. Halbuki insan her sıfatı ile utanılmaya layıktır. Onun kendinden utanmaması veya utanılacak davranışlardan sakınmaması onun sorunudur. Bir hocamızın dediği gibi: “Bir hav hav, sana havlarsa sen de ona havlar mısın?” Dolayısıyla bir kişinin utanılacak davranışlarda bulunması bize ona aynı şekilde davranmamızı gerektirmez.
Utanma sadece çıplaklık ahlaksızlık değildir. Bizim toplumda ağırlıklı olarak bize bu öğretilmiş. Ancak bu utanmanın sadece bir bölümüdür. Utanç duyulacak ve farkında olunmayan o kadar çok şey var ki…
Şöyle bir dünya canlandırabilir miyiz? Herkes ortalama seviyede bir utanma duygusuna sahip olsun. Önce kendinden sonra etraftan utanma duygusu gelişmiş olsun. Dünya ne kadar güzel olurdu değil mi?
İnsanlarımız yere çöp atmaktan, tükürmekten hatta ve hatta yaya olsun sürücü olsun kırmızı ışıkta geçmekten utanırsa… Ne güzel olurdu değil mi? Sıra ile girilen yerlerde sırayı aşıp işini görmenin açıkgözlük olmayıp sırada bekleyen kişilerin hakkına girildiğini dolayısıyla kul hakkı işlendiğini öğretirsek nasıl olur? Beytülmalde (Hazine) her bireyin en az bizim kadar hakkı olduğunu, daha doğru bir ifadeyle Hz. Ali'nin dediği gibi “Beytülmalde bir kölenin ne kadar hakkı varsa benim de o kadar hakkım var” düşünüp uygularsak devletin hali nasıl olur? Polise-zabıtaya gerek kalır mı?
Küçük kızım yere çöp atan arkadaşlarını şöyle uyarıyordu? “Senin baban yere attığımız çöpleri toplayan bir görevli olsaydı senin hoşuna gider miydi? Sahi gider mi?
Bu nedenle bu duyguyu muhafaza etmeye ve en ufak olsa da zayıflatmaya izin vermemeliyiz.
Bazen elimizde olmayan sebeplerle kötü duruma (utanılacak bir duruma düşebiliriz.) Bahsettiğimiz konu bu değildir. Bu durum istenmeyen bir sebepten oluşur. Çoğu durumda ise insanlar kişiyi inciten bu davranışı görmezden geliyor.
Ortaokulda iken sıradaki arkadaşıma takılırdım. Bir gün yine takıldığımda gürültülü bir şekilde tepki verdi. Öğretmen ne oluyor diye sıramıza geldi. Ben utanmaktan neredeyse yer yarılsa da içine girsem diyordum. Öğretmen “Ne oluyor diye sordu. Bende cevap verecek hal yoktu. Arkadaş beni şikayete başladı. Öğretmen bir bana bir ona baktı. Arkadaşıma dedi ki hiç olmazsa Murtaza ’nın yüzü kızarmış diyerek arkadaşı dinlemeden (suçlu olduğumu bildiği halde) ve bana karışmadan bizden ayrıldı.
Bir rivâyete göre Alkame b. Ulase, "Ya Resulallah, bana nasihat et" deyince Hz. Peygamber (sav) "Kavminin etkileyici kişilerinden utandığın gibi Allah'tan da utan" buyurmuştur. Allah, bütün yaratılanları sürekli görüp gözetlemektedir.
Rabbim bize utanılacak şeyler ile beraber utanılacak şeylerden korunma ve UYGULAMA iradesi versin inşaallah...
Günümüzde kaybolan degerlerin güzel bir dille anlatılması kadar güzel ne olabilir ki saygılar
YanıtlaSil