Gelin, bizi eleştirin
Gelin, bizi eleştirin
Fransız düşünür Suarez, "Doğu" ile ilgili şöyle bir tespit yapar:
"Doğuda eleştiri yoktur, kaside (övgü) veya hiciv (alay) vardır. Eleştirmen olarak geçinen adam ya över, ya söver; ya gökyüzüne çıkarır yahut yerin dibine batırır. Meseleleri akılla değil, tutku ile karşılar. Tenkit eden de, tenkit edilen de olayları -biri tamamıyla kötümser, öteki tamamıyla iyimser- tek gözleriyle görürler."
Eleştiri, sözlükte "Bir insanı, bir konuyu, bir yapıtı, doğru ve yanlış yönlerini bulup göstermek amacıyla inceleme işi" olarak tanımlanır. Peki, eleştiriyi bu tanımdaki hâliyle hiç gördünüz mü, duydunuz mu? İstisnalar hariç, ben duymadım ve görmedim. Dolayısıyla Suarez'in tespiti isabetlidir. Aslında eleştiri, bir kişiyi veya bir eseri geliştirmek için yapılır. Bizler, çevremizde yapıcı eleştiri getiren dostlara sahip olmadığımız için kendimizi tanıyamıyor ve geliştiremiyoruz. Çünkü sadece güzel sözler duymak isteriz. Arapça’da çok güzel bir söz vardır (meâlen): "Seni güldürene değil, ağlatana git." Ama ne yazık ki bu özlü sözü Araplar dahi uygulamıyor. Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi, atasözlerini veciz oldukları için severiz ve söyleriz, ama uygulamaya gelince…
“Eleştirilmekten kaçarız. Oysa bunu kendiliğimizden istememiz, "Gelin, bizi eleştirin" dememiz gerekir. Hele ki eleştiri, bir ders gibi değil de karşılıklı bir konuşma gibi olursa. Biri çıkıp bizim düşüncemizin tersini söyledi mi, onun doğru söyleyip söylemediğine değil, kendi düşüncemizi savunmaya bakarız. Bizi düzeltmek isteyene kollarımızı açacak yerde, yumruklarımızı sıkıyoruz. Ama ben, dostlarımın bana sert davranmasını istiyorum: "Sen bir budalasın, saçmalıyorsun" desinler bana. Ben, dostlar arasında açık ve yiğitçe konuşulmasını isterim: Dostların düşünceleri neyse, sözleri de o olmalı.” (Montaigne)
Carnegie’nin "Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı" adlı eserinde şöyle denir:
"Gençliğinde dikkatsiz olan Benjamin Franklin, daha sonra insanları idare etmede o kadar başarılı davranmıştı ki Fransa'ya büyükelçi olarak gönderilmişti. Franklin bunun sırrını şöyle anlatıyor: Değersiz insanlar eleştirir ve şikâyet eder. Büyük insan, küçüklere karşı hareketleriyle büyüklüğünü gösterir."
Başkalarını yapıcı olamayan bir şekilde eleştireceğimize, onları anlamaya çalışalım. Onların yaptıkları şeyleri niçin yaptıklarını araştıralım. Bu tarz bir yaklaşım, insanlar arasında sempati ve hoşgörü meydana getirir. "Her şeyi bilmek, her şeyi affetmektir." Doktor Johnson'un söylediği gibi: "Allah bile insanların hayatı son bulmadan, onları yargılamıyor." Öyleyse bize ne oluyor?
Bu yaşam tarzına alıştığımız için kolay kolay vazgeçemeyiz. Vazgeçmek için emek sarf etmek lazım. Gün sonunda, kişilerin arkasından yaptığımız eleştirileri düşünüp, o eleştirileri hayali olarak yüzüne söylemeye çalışalım. Bu samimi çabalarımız da faydalı olacaktır.
Aynı kitaptan alıntılara devam edelim: “İnsanlar ne kadar yanlış hareket etseler de, kendilerinin eleştirilmesine dayanamazlar. Eleştiri, insanı savunma durumuna geçirir ve kendilerini haklı göstermeye sevk ettiği için zararlıdır. Çünkü insanın gururunu zedeler.”
Buna katılmamak mümkün mü? Bu, yanlış bir eleştiri üslubunun sonuçlarıdır. Biz, yapıcı eleştiriden çok, yıkıcı eleştiriyi öğrenmişiz. Yapıcı eleştirinin nasıl olacağını tarif eden bir kitap okumuştum: "Tost yöntemi"... Tost yönteminde önce olumlu mesaj, ardından negatif eleştiri ve sonra yine olumlu mesaj verilir. Örnek: "Yemeğin tadı ve masa düzeni harika, ama yemek biraz tuzlu olmuş. Yine de tadına diyecek yok." Biz yetişkinler bu yöntemi uygulamakta zorlanabiliriz. Çünkü öğrendiğimiz klasik yöntem, hep bize engel olacak. Ancak zoru başarmak daha zevkli olur. Bu yöntemi çocuklara, özellikle ana sınıfından başlamak üzere, okullarda öğretmenin ve uygulamanın iyi netice vereceğini düşünüyorum. Diğer taraftan, yanlış davranışı olan kişiyi, hayali veya tanımadığı gerçek bir başka kişi üzerinden eleştirirsek, bu da faydalı olabilir.
Yazımızı Jack London’un güzel bir sözü ile bitirelim:
"Beni sevdiğin için kendimle gururlanıyorum ve bu yüzden, beni çok iyi tanımanı, eleştirmeni istiyorum. Senin gözünde değersiz olan yanlarımı düzeltmek istiyorum."
Yorumlar
Yorum Gönder