Seneca Ahlak Mektupları 37. Mektup
37. Mektup
Bilgeliğe götüren zincirin en büyük halkası olan "örnek insan” düzeyine erişmeye söz verdin, ant içtin buna. Birisi sana askerliğin tatlı, kolay bir iş olduğunu söylerse, seninle alay ediyor demektir; aldanmanı istemem. Çok şerefli işlerde de, çok adi işlerde de aynı sözlerle yemin edilir: yanmak, 136 zincire vurulmak, kılıçtan geçirilmek. Bilek güçlerini arena'ya kiralayan, kanlarını akıtma pahasına ödeyecekleri gıdaları yiyip içenlerin bu acılara istemeseler bile katlanmaları için önlem alınır. Oysa senden bunlara seve seve katlanman, acı çekmen bekleniyor. Onlar silahlarını bırakıp halkın merhametini istemeyi deneyebilirler. Sen ne silahlarını bırakacaksın ne de yaşam dileyeceksin. Senin dimdik, yenik düşmeden ayakta ölmen gerekiyor! Hem birkaç yıl ya da gün kazanman neye yarar? Biz aftan yararlanmamak koşuluyla geldik bu dünyaya.
“Bu işin içinden nasıl çıkacağım?" diyorsun. Zorunluluklardan kaçamazsın, onları yenebilirsin sadece:
"Zorbalık, yol açar kendine."
Sana bu yolu felsefe açacak. Sığın ona, sağ salim, güven içinde mutlu olmak istersen; son olarak da özgür olmak istersen yapılacak en iyi şey budur. Başka türlü erişemezsin özgürlüğe.
Akılsızlık kötü, insanı alçaltan bir şeydir; iğrenç, aşağılık, birçok ihtiraslara, hem de korkunç ihtiraslara açık bir şeydir. Bu, kimi zaman ayrı, kimi zaman da aynı şeyleri buyuran birçok zorba efendinin elinden seni kurtaracak yalnız bilgeliktir, tek özgürlük yolu olan bilgelik! Bir tek yol götürür dosdoğru bilgeliğe, bu yolda şaşırmak olmaz. Kesin adımlarla yürü. Her şeyin üstesinden gelmek istersen akla boyun eğ! Aklın seni yönetirse, sen de birçoklarını yönetirsin. Aklından neye, nasıl girişeceğini öğreneceksin: Olayların içine tepetaklak düşmeyeceksin. İstediği şeyi nasıl istemeye başladığını bilen bir kişi gösterebilir misin bana? Bir düşünce onları gütmemiştir oraya, bir atılımda kendilerini orada bulmuşladır. Biz kaderin üstüne gittiğimiz kadar kader de bizim üstümüze gelir. Çekip gitmek ayıp değildir; sürüklenip götürülmek 137, olayların burgacına ansızın düşünce şaşakalıp "Acaba ben buraya nasıl düştüm?" diye kendi kendine sormaktır ayıp olan!
Yorumlar
Yorum Gönder