Seneca Ahlak Mektupları 46. Mektup
46. Mektup
Bana yolladığın kitabını aldım. Uygun bir zamanda içime sindire sindire okumak üzere, şöyle bir tadına bakayım diye açtım ruloyu. Ama kitabın öylesine hoşuma gitti ki, elimden bırakamadım bir türlü. Kitabın ne kadar güzel bir dille yazıldığını şundan kestirebilirsin: Kitap, ne benim ne de senin ölçülerine göre, ilk bakışta Livius ve Epikuros'un eseri sanılabilecek kadar kalın olduğu halde bana kısa gibi geldi.
Öyle bir tatlılıkla sardı ki beni, sürüklendim gittim; hiç ara vermeden, baştan sona okuyup bitirdim. Güneş beni içeri çağırsa da, açlıktan karnım zil çalsa da, bulutlar tehdit saçsa da, bütün kitabı bir solukta sonuna kadar okudum. Kitaptan hoşlanmak ne söz, bayıldım ona. Ne ince bir kavrayışı var, nasıl bir ruh gücü! Anlatının durgunlaşıp yer yer de şaha kalktığı zamanlar için, "Ah, ne atılım bu böyle!" diyebilirdim ama şimdi "bir atılım değil bu, bir sürekli akış, erkekçe ve kutsal bir dizgi!" diyorum. Hele ara sıra beliren o tatlı, yerli yerinde kullanılmış yumuşacık bölümler! Büyük, yüce bir anlatımın var. Bu yolda yürümeni, böyle devam ettirmeni 155 dilerim. Konu da sana uygun düşmüş. Bu yüzden verimli, yaratıcı gücü yakalayan, ona atılım yaptıran konuları gerek Kitabını inceledikten sonra daha fazla yazacağım, şimdilik oturuşmuş, yerli yerinde bir kanıya varamadım; yazılarını okumuş değil de sanki okunurken dinlemiş gibiyim. İzin iyice bir okuyayım. Korkman için bir neden yok, sana doğruyu söyleyeceğim. Ne mutlu sana ki, bunca uzaklardan birinin yalan söylemesini gerektirecek hiçbir yanın yok. Hoş yalan söylemek için neden olmasa bile biz artık alışkanlıktan yalan söylüyoruz ya, neyse!
Yorumlar
Yorum Gönder