Ne zaman yaşayacaksın?
“İyi yaşamayı sonraya bırakan; yolunda bir ırmağa rastlayıp da akıp geçmesini bekleyen köylüye benzer; Irmak hiç durmadan akıp gidecektir. Yaşamımızı ölüm kaygısıyla, ölümümüzü de yaşama kaygısıyla bulandırıyoruz.” Montaigne
Hayata atıldıktan sonra kısa süren yaşamın her şeyi yaşayarak görmek ve öğrenmek için yeterli olmadığını fark ettim. Fark edince de kendime dersler çıkarmak için ünlü şahsiyetlerin biyografi kitaplarını okumaya başladım. Bu şahsiyetlerin yaşam serüvenini okuyunca birçoğunun yaşarken yaşamayı ihmal ettiklerini gördüm. Kimi bunu pişmanlıkla dile getiriyor, kimisi de satır aralarında bu mesajı veriyordu. Kararımı verdim; bunlar gibi olmayacağım.
İnsanların çoğunun yaşamayı ihmal etme nedenlerinin önemli sebeplerden birisinin ‘gelecek endişesi’ olduğunu gördüm. Elbette geleceği düşünmeli, gelecek için plan ve hazırlıklar yapmalıyız. Ancak yapmamamız gereken şey, gelecek konusunda endişelenip yaşamı ertelemek.
İnsan doğasıyla ilgili bildiğim en trajik özellik, tüm insanların hayatı ertelemeye son derece yatkın olduğudur, diyor Dale Carnegie ve devam ediyor: Çoğumuz pencerenin önünde açan güllerin tadını çıkarmak yerine, ufkun ötesindeki büyülü gül bahçesini hayal ediyoruz.
İnsan, ulaşamadığı her şeyin "delisi", ulaştığı her şeyin "nankörüdür", diyor Pablo Neruda. Elde ettiğimizi bir kenara atıp ulaşamadığımıza yöneliyoruz.
Şöyle bir düşünelim mi? Hayal ettiğimiz; arabaya, eve, yazlığa vs. sahip olduğumuzda mutluluğumuz, sevincimiz kaç gün sürmüştü? Hayal ettiğimiz göreve, makama atandığımızda bir süre sonra ne hissettik?
Stephan Leacock şunları yazmış: "Hayatımızın bu kadar hızlı adımlarla ilerlemesi ne kadar garip! Çocuklar 'Ben büyüyünce' diyorlar. Büyüdüklerinde, 'Ben evlenince' diye söze başlıyorlar. Ardından düşünceler, 'Ben emekli olunca' ya dönüşüyor. Emekli olduktan sonra insan sislerle kaplı geçmişine bakıyor, o günleri özlüyor ve bunların geçip gittiğine yanıyor. Yaşamın aslında her günü ve her saatini değerlendirerek yaşamak olduğunu ne yazık ki çok geç öğreniyoruz."
Yazımıza Romalı şair Horace’nin sözü ile son veriyoruz:
"Ne mutlu, ne kadar yalnız olsa da bugünü kendisinin kabul edene ve güvenerek kendine, 'Yarın ne kadar kötü olursa olsun, bugünü yaşadım ya!' diyebilene."
Selamlar kardeşim, önemli olan yüreği berrak olarak yaşamak. Yüreğine sağlık güzel tespitler
YanıtlaSilAllah razı olsun abim
SilÜstat yine çok güzel ve anlamlı bir yazı kaleme almışsınız emeğinize sağlık saygılar selamlar Y.E.
YanıtlaSilTeşekkür ederim sevgili kardeşim
SilDüşündüren, sorgulatan, yön veren bir ders daha... Teşekkürler üstadım emeğinize sağlık 👏🏻👏🏻💐
YanıtlaSilTeşekkür ederim sevgili kardeşim
SilÜstadım yazı tamda beni tarif ediyor. Geriye dönüp baktığımda hayatımın ne kadar boşa akıp gittiğini görüyorum. Maalesef insan oğlu olarak hep gelecek kokusu hep bir endişe çocuklarımın geleceği ama yolun sonuna doğru gittiğinde çoğu şeyin aklımıza fikrimize gelmeyecek şeklinde nerdeyse kendiliğinden hal olup yoluna girdiğini görüyor insan, başıma gelen ve bu asla çözülmeyecek, imkansız dediğim şeylerin Allahu Teala tarafından öyle yoluna koyduğu ve hayretler içinde kaldığımı sadece kendimi boşu boşuna stres ve sıkıntılara soktuğumda kaldığımı gördüm. Bütün yazılarınız, kitaplarınız, bize yol gösterişleriniz için elinize, emeğinize sağlık diyorum. Allah uzun ve sağlıklı bir ömür nasip etsin
YanıtlaSilTeşekkür ederim sayın başkanım. Rabbim sizi korusun
Sil