Beytü’l-mal
Beytü’l-mal, geniş anlamıyla devlete ait her türlü mal varlığının ve gelirlerin toplandığı, harcamaların yapıldığı yer demektir. Yani devlet malı, yani diğer adıyla hazine…
Beytü’l-malda bütün ülke insanlarının hakkı vardır. Her bir fert ayrı ayrı hak sahibidir. Dolayısıyla devlet malını kullanırken bu bilinçle kullanmak lazım. Özellikle de kamu görevlilerinin buna çok dikkat etmeleri gerekir.
Kamu malını kullanırken şöyle düşünmek gerektiğine inanırım: Kendi evimizde, özel işyerimizde eşyamızı nasıl kullanıyorsak -ki bu asgaridir kamuya ait işimizde ve işyerimizde de öyle davranmalıyız. Dediğim gibi bu ölçü asgaridir. Kendi evimizde israf ediyorsak -ki bu da nadirdir ve dinen de makbul değildir- devlet malını da israf edemeyiz.
Geçmiş yıllarda sıcak bir bölgede görev yaparken ziyaret ettiğim bir üst düzey kamu görevlisi, odasında klimayı açmış; öte yandan pencereyi de açık bırakmıştı. Bu şekilde klimanın çok enerji harcayacağını söyledim. ‘Böyle güzel oluyor. Pencereden de temiz hava geliyor,” dedi. Eminim bu hareketi evinde yapmıyordur.
Devlet malını israf etmek, haksız kazanç elde etmek, ülkemiz vatandaşlarının malını israf etmek ve onların malını gasp etmek ile eşdeğerdir. Daha önceki yazılarımda bizdeki helal-haram algısına değinmiştim. Buna göre bizdeki bu algı boğazdan geçen şeylerle sınırlı algılanır olmuş. Bu algıyı kırmazsak ne biz kurtuluşa ereriz ne de devlet iflah olur. Devletin iflah olamaması, 84 milyonun iflah olmayıp; onların hakkının da bize geçmesi demektir.
Bu durumlara özellikle iman iddiasında bulunanlar dikkat etmelidir. İddiasında diyorum çünkü iman iddiasında bulunanların yaşamlarında bunu ispat etmeleri gerekir, yoksa bu bir iddia olarak kalmaya mahkumdur. Merhum Prof. Dr. Seyyid Kutup, şöyle söylüyor: Başkalarını iyiliğe çağırıp da bu çağrıya ters düşen davranışlarla ortaya çıkmak, insanların vicdanlarında sadece bu çağrıyı seslendirenlere karşı değil, çağrı konusu olan davaya karşı da şüphe uyandıran büyük bir musibettir. Sıradan bir insanın hak-hukuka aykırı davranışları belki toplumda çok etki bırakmaz çünkü onun iman-hak-hukuk-dürüstlük gibi bir iddiası yoktur. Ancak iman iddiasında bulunanların davranışları, inançlarına mal edilir. Rahmetli eniştem şöyle derdi: İman iddiasında bulunan kişiler, kışın isli havalarda beyaz palto giymiş bir kişiye benzer, en ufak bir is parçası sırıtır.
Rabbim iman iddiamıza halel getirecek eylemlerden sakınmamıza ve bu bilinçle hayatımızı sürdürmemize yardım etsin inşaallah.
YanıtlaSilAmin. yüreğinize,kaleminize sağlık sayın Defterdarım.
Özellikle kamu malını kullanma ile ilgili kısımlar o kadar ince bir kıyasla nakledilmişki o kadar olur. "..kendi evimizde isyerimizde ki eşyaları nasıl kullaniyorsak.." ölçü bu.
"Kendi malın gibi..cebinden çıkıyormuş gibi"olmalı değil mi üstadım.
Ama maalesef öyle olmuyor.kendine alınca belki 10 yere fiyat soran- bazıları(memur- yönetici) Devlet adına bir alım yaptığında maalesef ki pazarlık yapmayı bırakın piyasa fiyatı ile kıyaslama ihtiyacı bile hissetmiyor.Piyasa fiyatının çok üstünde alım yapabiliyorlar..biz buna "seyirci" kalmaktayiz sadece..
Daha acısı bunların bir kısmı maalesef 5 vakit namazı kılan insanlar hani "iman"hususunu buyurdunuz ya ..aynen buyurduğunuz gibi beytulmalı kendi malımız gibi görememekteyiz maalesef.
Saygı ve hürmetlerimi sunarım sayın Defterdarım.
Allah razı olsun sevgili kardeşim
Sil