Lider Yönetici!..
Bir gün adil sıfatıyla tarihe geçmiş meşhur hükümdar Nûşîrevan, veziri Yûnân'a: "Bana, geçmişte yaşamış hükümdarların yaşamlarından, onların takip ettiği yollardan bahsetmeni istiyorum" der. Bunun üzerine Yûnân: "Onları, üç güzel sıfatlarıyla mı, iki güzel sıfatlarıyla mı, yoksa bir güzel sıfatlarıyla mı övmemi istersiniz? diye sordu. Nûşîrevan: "Onları üç güzel sıfatlarıyla öv" dedi.
Yûnân:
● Onların
uğraştıkları hiçbir meşguliyet ve işte yalan görmedim.
● Onların
bilmedikleri bir şeyle uğraştıklarını görmedim.
● Onların herhangi bir halde iken kızgın olduklarını da görmedim, dedi.
Nûşîrevan: "Onları
iki sıfatlarıyla öv" dedi.
Yûnân: Onlar devamlı
hayırlı işlerde koşarlar; kötü işlerden sakınırlardı, dedi.
Nûşîrevan:
"Onları
bir güzel sıfatlarıyla öv" deyince, Yûnân: Onların kendi nefislerini
kontrol ve terbiye için gösterdikleri hâkimiyet ve cesaretleri, başkalarına
karşı gösterdiklerinden daha fazlaydı, dedi.
Yukarıda sayılan üç güzel sıfatın ilki
yalandan uzak olmaktır ki, bu yeterince açık bir ifadedir.
İkinci husus ise yöneticiler tarafından
hep ihmal edilir. Toplumumuzda yöneticinin her şeyi “doğru” bildiği gibi bir
yanlış algı vardır. Daha kötüsü, yöneticinin de kendini o şekilde görmesidir.
Oysa herkes sadece kendi uzmanlık alanında söz sahibi olabilir.
Üçüncü güzel sıfat da kızgın olmaktan
uzak olmaktır. İdareci güçlü olan taraftır. Bu nedenle sinirlerine hâkim
olmalı, öfkesini terbiye etmelidir. Çünkü yönetilen ile eşit şartlarda
değildir. Yönetilen idareciye karşılık
verirse, çoğu zaman zararlı çıkacağını bilir. Oysa bu durum hiç adil değildir.
Adil olmayan iş de maazallah Allah’ın gücüne gider.
Yukarıda vezirin saydığı diğer iki
güzel sıfat: Hayırlı iş, insanların doğruluğunda ittifak ettiği ve faydalı
olan; kötü iş ise insanların kötü olduğuna ittifak ettiği ve zararlı işlerdir.
Sevgili peygamberimizin şu hadisi konumuza ışık tutar:
İyiliğin ne olduğunu soran sahabeye, “Kalbine danış. İyilik, nefsin uygun gördüğü
ve yapılmasını kalbin onayladığı şeydir. Günah ise içini tırmalayan ve
başkaları sana yap diye nice nice fetvâlar verse bile içinde şüphe ve tereddüt
uyandıran şeydir” buyurdu.
Vezirin son olarak saydığı bir güzel
sıfata gelince: Onların nefislerini, egolarını kontrol ve terbiye etme çabaları
üstün bir çabadır. Bilirler ki nefis başıboş bırakılırsa kontrolden çıkar ve
her türlü kötülüğe açık olur.
İdarecinin, halkın dilinde dolaşan
kusurlarını ve asıl hâlini öğrenmesi için, itimat ettiği kimseleri
görevlendirip halkın içine göndermesi ve hakkında ne düşündüklerini sordurması
gerekir ki farkında olmadığı hataları bir an önce düzeltme fırsatı bulsun.
Yorumlar
Yorum Gönder