İstişare üzerine
İstişareyi, yüce Allah bir ayeti kerimesinde şöyle övmüştür: “Onların
işleri, aralarında istişare (danışma) iledir.” (Şûrâ Suresi 38)
Bir sahabe, istişare konusunda şöyle
der:
“Hz. Peygamber (s.a.v.) ile Bedir günü savaşa ben de katıldım. Hz.
Peygamber, Bedir kuyusunun yanına geldi ve kuyunun arkasına mevzilenmeye karar
verdi. Ben de:
-Ey Allah’ın elçisi! Burası Allah’ın seni yerleştirdiği bir yer mi yoksa
bir harp taktiği mi? diye sordum. Hz. Peygamber buyurdu ki:
-Elbette ki o harp, rey ve hile sonucudur. Ben de:
-Ya Resulallah! Burası konaklama yeri için uygun değildir. İnsanları
kaldır ve bizimle müşriklerin en yakınındaki suya gel. Sonra o suyun ötesindeki
kuyuların sularını bozalım. Orada bir havuz yapalım ve su ile dolduralım ki
Kureyş ile savaştığımızda biz içelim onlar ise içmesinler.
-Bunun üzerine Hz. Peygamber dedi ki:
-Hakikaten iyi yol gösterdin.
Yüce Allah’ın övdüğü istişarenin, hayatımızın her alanında uygulanması
mümkündür. Ancak istişareden beklenen sonucun alınabilmesi için feraset sahibi
veya işinin ehli insanlarla istişare edilmesi gerekir. Yusuf Has Hacip, Kutadgu
Bilig adlı eserinde danışılacak kişiyi şöyle tarif eder: “Ey arkadaş! Eğer
istişare edeceksen kendi yararını düşünmeyen biri ile istişare et. Çünkü kendi
yararını düşünen kimse; menfaati uğruna, uygun olanı bile reddeder, uygunsuzu
tercih eder.”
Danışmak önemli ancak danışacak kişiyi seçmek çok daha önemlidir.
Arapça’da meâlen şöyle bir atasözü vardır: “Danışacak kimse yoksa başını
derin bir küpün içine sok ve küpe danış.” Başınızı küpe sokup konuştuğunuz
zaman ses yankılanır ve başkasının sesi gibi algılanır. Burada verilmek istenen
mesajın farkına yıllar sonra vardım. Şöyle ki; malum, kitap ve makale
yazıyorum. Yazıdaki bazı hataların farkında olmuyorum. Bu yüzden dost ve
arkadaşlara okutarak gözden geçirtiyorum. Telefonuma indirdiğim bir programla
yayıma hazır kitabımı sesli olarak dinledim. Yayıma hazır olan kitapta ondan
fazla hata tespit ettim. Bu kitapta yazılanları defalarca okuduğum halde fark
edememiştim. Sesli dinleyince hataların farkına vardım. Hatalar, tıpkı buzun
suyun yüzeyine çıktığı gibi ortaya çıktı.
Yöneticiler, bir konu ile ilgili sordukları soruya, “Siz daha iyi
bilirsiniz.” cevabını çok işitirler. Aslında bu söz saygı ifade etmekle
beraber yöneticilerin çoğu zaman “Her şeyi biz biliriz” tavırlarının bir
karşılığıdır. Gerçek anlamda çalışana danışılmak istenirse şöyle bir yöntem
izlenebilir: Çalışana, “Benim için sizin düşünceniz önemli. Fikirlerimizi
harmanlayıp yani istişare edip en doğru görüşü bulmaya çalışalım.” denilerek,
en az bir-iki çözüm önerisiyle gelmeleri teşvik edilirse; çalışanların hem
kendilerini değerli hissetmelerine hem de soruna alternatif çözüm yolu
üretmelerine vesile olur. Elbette ki tüm kararların istişare edilmesi
gerektiğini kastetmiyoruz. Çünkü bazı stratejik kararların önemine binaen tek
kişi tarafından alınması gereklidir.
Gerek dini gerek sosyal açıdan değerlendirdiğimizde, kendi fikirlerimiz
ile birlikte diğer insanların da fikirlerini önemseyip istişare edersek
alacağımız kararlarda başarı kaçınılmaz olur.
Yorumlar
Yorum Gönder