Ünvanlar ve Kendine Dönüş
Ünvanlar ve Kendine Dönüş
Dostum olan diş doktorunun kliniğine gittim. Sekreteri, doktora “Yazar
geldi,” demiş. Doktor dostum tebessümle yanıma gelip, “Hem yazar hem defterdar
hem de akrabamdır,” dedi. Bu küçük anekdot beni düşündürdü: Dost meclisinde
“yazar” olarak anılmak beni daha çok mutlu ediyor. Çünkü yazarlık, tamamen
kendi emeğimle ve çabamla kazandığım bir kimlik. Oysa "defterdar"
gibi resmi ünvanlar, bir atama sonucunda elde ediliyor.
Bir meslektaşım, “Eski defterdar olur ama eski yazar olmaz,” demişti. Bu
söz, yazarlığın özgünlüğünü ve kalıcılığını hatırlatıyor. Ünvanlar ve isimlerle
hitap biçimleri de kültürlere göre değişiyor. Örneğin, Suriye’ye yaptığım bir
ziyarette, gençlerin büyüklerine sadece isimleriyle hitap etmeleri beni
şaşırtmıştı.
Sonuç olarak, resmi ortamlarda ünvanlar yerinde kullanılsa da insanın asıl
kimliği, kişisel değerleri ve geride bıraktığı izlerdir. Yazarlık, düşündüğüm,
ürettiğim ve paylaştığım bir kimlik olarak beni daha çok tanımlıyor. Ünvanlar
geçicidir; ancak değerler kalıcıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder