Sevginiz sizi insan yapıyor!
Bir Polonya filmindeki sahne, Nazi döneminin karanlık
atmosferinde bile sevginin insan ruhu üzerindeki güçlü etkisini gözler önüne
seriyor.
Despot bir Nazi komutanı, güzel bir evi karargâh
olarak kullanırken, evin sahibi olan kadın ise komutanın gözünden uzak durmaya
çalışır. Komutan kadına âşık olur ve 'Madam, aşkınız beni zayıf düşürüyor,'
itirafında bulunur. "Kadın, komutanın itirafına karşılık hiçbir şey
söylemedi. Gözleri, uzun yıllar süren savaşın izlerini taşıyan derin çizgilerle
doluydu. Sanki bu itiraf, onun için beklenen bir şeymiş gibi, yüzünde hiçbir
ifade değişikliği görülmüyordu. Sessizliği, komutanı daha da meraklandırdı. Bir
süre sonra, sakin ve monoton bir sesle:
“Hayır, komutan, sevginiz sizi insan yapıyor!' dedi.
Bu sözler, odada yankılanırken, komutanın içinde bir
şeyler sarsıldı. Yıllarca insanlıktan uzaklaştığını düşündüğü kalbinde,
beklenmedik bir sıcaklık hissetti. Savaşın gölgesinde geçen uzun yıllar boyunca
ilk kez, bir insanın gözlerinde bu kadar derin bir anlayış görmüştü. Kadının bu
sakin ve güven veren tavrı, onun içindeki canavarı uyandıran savaşın
gürültüsünü bastırmaya başlamıştı." Bu diyalog, sevginin en zorlu
koşullarda bile insanın ruh halini olumlu yönde etkileyebileceğini ve karanlık
düşünceleri aydınlatma gücünü gösteriyor. Zalim bir insanın iç dünyasında bile
sevgi, merhamet ve anlayış tohumları ekerek davranışlarını dönüştürebilir. Bu
durum, sevginin dönüştürücü gücünün ve insan ilişkilerindeki öneminin altını
çiziyor.
Dr. Akcan da, sevginin iyileştirici gücüne dikkat
çeker. Gerçek sevgi, ruhsal yaraları iyileştirirken, sahte ve yüzeysel sevgi bu
yaraları daha da derinleştirebilir. Nefret ise sevginin tam zıttıdır. Bu
duygunun nedenlerini anlamak, onunla mücadelede önemli bir adımdır.
Geçtiğimiz günlerde eski bir arkadaşımla yaşadığım bir
deneyim, sevginin dönüştürücü gücünü bir kez daha gözler önüne serdi. Ona
içimden gelerek 'seni seviyorum' dediğimde, aldığım cevap beni çok etkilemişti:
'Uzun süredir bu sözü duymamıştım. Bu söz bende dönüşüm yarattı.'
Nefret genellikle başkalarının olumsuz
davranışlarından kaynaklanır. Bu duygunun nedenlerini anlamak, en azından
yayılmasını engelleyebilir. Ancak çoğu insan, başkalarında nefret uyandıracak
davranışlarının farkında değildir. Maya Angelou'nun da söylediği gibi, insanlar
ne söylediğimizi veya yaptığımızı unutabilirler ama hissettirdiklerimizi asla
unutmazlar.
Herkes toplumda saygı görmek ister. Saygı göstermek,
birine değer vermek anlamına gelirken, saygısızlık ise o kişiyi yok saymaktır.
Saygısızlık, nefretin zeminini hazırlar. Sevgi ve nefret arasındaki dengeyi
kurmak, hem bireysel hem de toplumsal ilişkilerde sağlıklı bir yol izlemeyi
sağlar. Çünkü sevgi, sadece bir duygu değil, aynı zamanda saygı ve anlayışın
bir ifadesidir.
Sonuç olarak, sevgi insanın en temel ihtiyaçlarından
biridir ve toplumun sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için vazgeçilmezdir.
Sevgi, insanları birbirine bağlayan, nefret ve şiddetin önüne geçen en güçlü
silahtır. Sevginin dönüştürücü gücüne inanmak ve bu duyguyu hayatımızın
merkezine koymak, daha iyi bir dünya yaratmak için atılabilecek en önemli
adımlardan biridir.
Yorumlar
Yorum Gönder