Hayat Bir Seçimdir
İhtiyar bir Kızılderili, kamp ateşinin başında
torunuyla oturuyormuş. Hava kararmış, odunlar çıtırdıyor, kıvılcımlar etrafa
saçılıyormuş. Ateşin sıcaklığı yüzlerine vururken, ihtiyar torununa kalbinde
iki kurt arasında bir savaş olduğunu anlatmış. Kurtlardan biri; öfke,
kıskançlık, nefret gibi olumsuz duygularla doluymuş. Diğeri ise; sevgi, barış,
iyilik gibi olumlu duygularla. Torunu merakla sormuş: "Peki, hangi kurt
kazanıyor dede?" İhtiyar bilgece torununa bakarak, "Hangisini beslersen o kazanır.”
Bu kısa hikâye, insanın iç dünyasındaki iyilik ve
kötülük arasındaki mücadeleyi sembolize eder. Her insan, içinde bu iki kurtla
da savaşır. Önemli olan, hangi kurdu besleyeceğimize karar vermektir. Yani,
hangi duyguların ve düşüncelerin bizi yönlendirmesine izin vereceğimizdir.
Hikâyede de belirtildiği gibi, olumlu duyguları beslemek, sevgi, barış ve
iyilik dolu bir yaşam sürmek demektir. Olumsuz duyguları beslemek ise öfke,
kıskançlık ve nefret dolu bir hayata yol açar. Bu seçim, tamamen bize aittir.
İnsanın doğuştan getirdiği özelliklerin yanı sıra,
içinde yaşadığı çevre ve aldığı eğitim de kişiliğinin şekillenmesinde önemli
rol oynar. Doğuştan gelen yeteneklerimiz, çevremizin etkisiyle şekillenir ve
aldığımız eğitim de bu şekillenmede belirleyici rol oynar. Olumlu bir çevrede
büyüyen, sevgi ve saygı gören bir çocuk, genellikle daha iyi bir insan olur.
Ancak, olumsuz bir çevrede büyüyen, şiddet ve nefret gören bir çocuk ise kötü
özellikler geliştirebilir. Bu nedenle, toplum olarak hepimiz çocuklarımızın iyi
yetişmesi için elimizden geleni yapmalıyız. Çocuklarımıza sevgi, saygı, hoşgörü
gibi değerleri öğretmek, onlara iyi örnek olmak ve onların iyi birer birey
olarak yetişmesine katkıda bulunmak hepimizin sorumluluğundadır.
İbn Haldun'un "Mukaddime" adlı eserinde
vurguladığı gibi, farklı kültürlerin kendilerine özgü özelliklere sahip olduğu
yönündeki gözlemi, insanları anlamak ve onlarla uyumlu bir şekilde yaşamak için
kültürel çeşitliliğe saygı duymamız gerektiğini hatırlatıyor. Bu anlayış,
farklı kültürlerden gelen insanların bir arada yaşadığı bir toplumda daha
etkili bir şekilde iletişim kurmamıza ve karşılıklı anlayışı geliştirmemize
yardımcı olur.
Eğitimli ve feraset sahibi bireyler, toplumda olumlu
bir değişimin öncüsü olabilirler. İnsanlar çoğunlukla çevrelerinden
etkilenirler; bu yüzden iyi örnekler ve modeller, insanları daha sağlıklı ve
bilinçli bir yaşam tarzına yönlendirebilir. Feraset sahibi insanların sadece
bilgi ve beceriyle değil, aynı zamanda ahlaki değerleriyle de topluma örnek
olması önemlidir. Bu kişiler, çevrelerine dürüstlük, empati ve sorumluluk gibi
değerleri kazandırabilirler. Bu tür bir dönüşüm, bireyden başlayıp topluma
yayılarak genel bir iyileşme sağlar ve uzun vadede daha iyi bir toplum oluşur.
Sonuç olarak, hepimiz içimizde iyilik ve kötülük
tohumlarını taşırız. Önemli olan, hangi tohumu sulayacağımıza karar vermektir.
İyilik tohumlarını sularsak, iyi bir insan oluruz. Kötülük tohumlarını
sularsak, kötü bir insan oluruz. İyilik tohumlarını sulamak, sevgi, merhamet,
şefkat ve hoşgörüyü beslemek demektir. Kötülük tohumlarını sulamak ise öfke,
kin, kıskançlık ve nefret gibi duyguları beslemek demektir. Bu seçim, tamamen
bize aittir. Peki, siz hangi tohumu sulamak istiyorsunuz?
Yorumlar
Yorum Gönder