Toprak, Tohum ve İnsan
Bir tohum
düşünün; düştüğü toprağın rengini alır, suyunu emer, güneşini paylaşır. İnsan
da öyledir; hepimiz doğduğumuz toprağın izlerini taşırız. Baltasar Gracián’ın
dediği gibi, “Bazıları yurtlarına daha
çok şey borçludur, çünkü zirvede daha elverişli bir ortam vardır.” Peki,
biz bu borcumuzun farkında mıyız?
Aynı mahallede
büyüyüp farklı yollara savrulan çocukları gördüğümüzde, farklılıklarımızın
nedeni çevrede gizlidir. Ailemiz, ilkokulumuz; yaşadığımız yer, toplum; bize
neyin "doğru", neyin "yanlış" olduğunu öğretir. Ancak
büyüyüp çiçek açmak, tohumun kendi seçimidir.
"Karadenizliler
böyledir", "İzmirliler şöyledir" gibi genellemeler yanıltıcıdır.
Her insan bir dünyadır, her hikâye kendine özgüdür. Aynı evde yetişen kardeşler
bile farklı karakterlere sahipken, milyonları tek bir kalıba sokmak
haksızlıktır.
Devletime
ve milletime olan borcumu ödemek için, bunca yıllık birikimimi kitaplara
aktardım. Şimdiye kadar yaklaşık on beş bin kitabımı hayırseverler vasıtasıyla gençlere
hediye ettim. Bu kitaplardan hiçbir maddi beklentim yok; hatta telif haklarını
bile kitaplara dönüştürüp yine hediye ediyorum. Belki içlerinden sadece biri, bir öğrencinin hayata bakışını
değiştirecek... Ben bu umutla yaşıyor, bu yolda ilerliyorum.
Eğer şanssız
bir çocuğun yerinde doğsaydınız, bugünkü siz olabilir miydiniz? Adil bir dünya
için empati ve sorumluluk şarttır. Şanslıysak, şansımızı paylaşmalıyız. Hepimiz
birer tohumuz.
Toprak bize
başlangıcımızı verir, dallarımızı nereye uzatacağımız ise bize bağlıdır. Bugün
kendinize şu soruyu sorun: Ben, içinde büyüdüğüm bu toprağa nasıl değer
katabilirim? Belki de cevap, başka bir
tohumun filizlenmesine yardım etmektir.
Yorumlar
Yorum Gönder