Huzurun Sırrı: Zikrin İçsel Yolculuğu


Bir şehir düşünün… İnsanlar koşturuyor, cep telefonları dünyaya bağlıyor ama yüzlerde derin bir boşluk var. Modern hayatın gürültüsü içinde, huzur bir türlü bulunamıyor.

Bir ofiste, terfisi için çırpınan genç bir kadın… Başarılı ama geceleri uyuyamıyor. Bir lüks restoranda, pahalı bir şarapla geçici bir neşe arayan bir adam... Hepsi aynı sorunun peşinde:
"İçimdeki bu huzursuzluğu nasıl dindirebilirim?"

Kur’an-ı Kerim bu soruya yalın ama derin bir cevap sunar:
"Bilesiniz ki gönüller ancak Allah’ı zikrederek huzura kavuşur." (Ra’d Suresi, 28)
Bu ayet, insanın ruhsal anatomisinin en hassas noktasına dokunur:
Huzur, dışarıda değil; içeride aranmalıdır.

Kaybolmuş Bir Neslin Sessiz Çığlığı

Modern insan huzuru kaybetti ancak nerede bulacağını bilmiyor. Sosyal medya beğenileriyle avunuyor, alışverişle eksik yanını kapatmaya çalışıyor, kariyer hırsıyla mutluluğu kovalamaya devam ediyor. Ama her tatmin, bir serap gibi kayboluyor. Çocuğun elinden kaçan balon misali, yakaladığını sandığı an uçup gidiyor.

Neden mi?
Çünkü insan ruhu, geçici olanla doymaz. Kalp, sonsuzluk için yaratılmıştır;  fani olanla beslendiğinde ise, huzuru da beraberinde kaybeder.

Zikir: Unutulan Bir Şifa

Zikir… Arapça kökeniyle ‘hatırlamak’ demektir. Ama sadece bir hatırlama değil; köke dönmek, içsel huzuru sürekli beslemek anlamına gelir. Bu, mekanik bir tekrar değil; varoluşun kaynağıyla kurulan canlı bir bağdır.

Sabah namazında okunan bir dua, bir teşekkür anı,  hatta bir çiçeğe bakarken içten gelen bir “Sübhânallah”…Zikrin biçiminden çok, niyeti önemlidir.

Geçiciyle Kalıcının Sessiz Savaşı

Zikir sadece sözcüklerden ibaret değildir;  insana sonsuzluk hissi yaşatan bir bağdır. Bir bardak kahve birkaç dakikalık enerji verir;  ama ruhun derin huzuru, zikrin kalıcı etkisinde saklıdır. Zikir insana fısıldar:
“Sen kontrol eden değil, edilensin. Bırak... Yüklerini taşıyan bir kudret var.” İşte bu teslimiyet, kalbi hafifletir, kaygıyı azaltır.

İtirazlara Cevap: Teselli mi, Gerçek mi?

Bazıları için zikir sadece bir teselli gibi görünebilir. Ama modern bilim bile bugün, "bilinçli farkındalık" kavramı üzerinden zikrin ruhsal faydalarına yaklaşıyor. Anı yaşamak, zihni dinginleştirmek, stresi azaltmak… Meditasyonun olumlu etkileri üzerine birçok bilimsel çalışma var.  Zikir ise, bunun ötesinde: sadece zihni değil, ruhu da anlamla besliyor.

Sizin Hikâyeniz: Bir Dakikalık Mucize

Diyelim ki bugün işten çıktınız. Yorgun, bezgin bir hâlde eve gidiyorsunuz.  Yolda bir çocuğun gülüşüyle karşılaştınız.  İçinizden bir “Elhamdülillah” döküldü. O an bir hafiflik hissettiniz. İşte bu, zikrin mucizesidir.

Son Söz Yerine: İçsel Bir Davet

Belki şimdi, bir dakikanızı ayırıp şunu deneyin: Gözlerinizi kapatın ve sadece bir kere, derinden ve bilinçle “Yâ Rahmân” deyin. Derin bir nefes alın...Ve bırakın yükleriniz bir süreliğine hafiflesin. Belki de huzurun peşinde koşmaya hiç gerek yok. Çünkü huzur, zaten içinizde saklıdır.

Zikir, ruhun nefesidir; kalp unuttuğunda dünya daralır.


 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ünvanlar ve Kendine Dönüş

Kalbin Secdesi

Düşmanları Dost Eden Başkan